AH-LAT AĞACININ GÖLGESİNDE OTURDUM

Bitlis’e yolum düştüğünde izledim Nuri Bilge Ceylan’ın Ahlat Ağacı filmini. Keşke filmin ismi Ahlat ağacı değil Ah’lar ağacı olsaydı demiştim. O kadar çok ‘ah’ vardı ki filmde ağladığım… Bir Doğu ekspresinde cennet vatanımı gezerken bu büyüleyici güzelliğe sahip olduğum için şükrettim ve araştırdım Ahlat ismi nereden gelir?… Babası Müslüman olmayınca onu öldüren Rum Hükümdarının kızının babasına üzüldüğü için Ah-Lat diyerek inlemesinden bölgenin adı doğmuştur denir bir efsanede. Başka bir efsaneye göre ise “ Van Gölü'nün bu müstesna kıyısında hüküm süren Urartu Kralı “Lat” Med'lerin saldırısına dayanamayınca şehir düşe ve hükümdar da ağır yaralar alır. Babasının başını dizine koyan hükümdarın kızı “Ah!” çekerek ince ince göz yaşları dökmektedir. Tarihe ve efsanelere başını yaslayan Ahlat, Türk’ün Anadolu’ya oradan Avrupa'ya açıldığı, İslam'ın Batı'ya yayıldığı kapıdır. Anadolu da ilk Türk yerleşmesi Ahlat’ta olmuştur. Kayı Boyu’nun Anadolu’da ilk uğrak yeri, Ertuğrul Gazi’nin doğduğu, Türklüğün harman olduğu yerdir.Doğal güzellikleri ve tarihi dokusuyla Anadolu’nun en önemli yerleşim yerlerinden biri olan Ahlat; sahip olduğu doğal güzelliklerin yanı sıra halihazırda bünyesinde barındırdığı 13 Kümbet, 3 Türbe, 3 Hamam, 1 Zaviye, 1 Bezirhane, 2 Kale, 2 Çeşme, 4 Cami, 6 mezarlık 45 sivil konut, 4 Arkeolojik Sit Alanı, 10’larca akıt ve 100’lerce mağaralardan oluşan Korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarıyla adeta açık hava müzesi niteliğindedir.Türkmen çadırı tarzında, anıt mezar olarak yapılan Ahlat kümbetleri, kendinden önceki ile sonraki örnekleri arasında bir geçiş özelliği taşırlar.Geometrik şekiller, bitkisel motifler, rumi ve palmet, ejder başlıklar, mukarnas ve nişler ile tezyin edilmiş mezar taşları Orhun Abidelerinin İslamlaşmış şekli olup, bu geleneğin Anadolu da ki devamıdırlar.

Eğer bir gün Ahlat’a yolunuz düşerse durun bir ağaç gölgesinde oturun, sadece şehrin ruhunu hissedin. Fotoğraf belleğinizden ziyade anı belleğinizde yer etsin Ahlat…